Oldukça uzun zaman oldu bloga yazı yazmayalı. Malum daha önce de belirttiğim gibi , eğitim sisteminin zor yanlarının ceremesini çekmekteyim şu sıralar. Bu sebeple ne kendime, ne bloga ne de başka işlere fazla vakit ayıramıyorum. Bununla beraber sosyal olarak ayakta kalmamı sağlayan nadir şeyler ise Fifa, halı saha ve Galatasaray.
Konuya da buradan gireceğim aslında. Cumartesi gününe bilmem kaç yüz bin milyon soru ödevim olmasına rağmen, bu yazıyı yazmama sebep olan şey de Galatasaray.
Futbolda play off oynanmasına memleket olarak alışkın bir toplum olmamakla birlikte, Play off'ta, özür diliyorum Süper Final'de ne olacağının kimse farkında bile değil. Biri çıkıyor puan yarıya inecek, galibiyet 2 puan sayılacak diyor, öbürü kırmızı kart geçerli sarı kart geçersiz diyor, bir başkası deplasman yasağıydı carttı curttu diye sesini yükseltirken 34 hafta bitiyor, Galatasaray 9 puan farkla sezonu lider bitiriyor ama şampiyon değilsin deniyor.
Neden?
Digiturk'ün gelirleri artsın, yayıncı kuruluş mağdur olmasın diye açıklayan da var, Fenerbahçe için kondu bu play off diyeni de var, MAA gündem yaratmak için çıkardı diyeni de.
Peki neden bu seneyi buldu bu Play off? Neden 50 küsür senelik Süper Lig tarihi olan bu ülkede, ilk defa bu sene uygulamaya kondu?
Açıkcası ne bir fikrim var bu konuyla ilgili, ne bir düşüncem. Onlarca saçma, gereksiz ve bir o kadar da boş düşünce dolaşıyor ki etrafta, insanı futboldan soğutuyorlar. Ha şu an Süper Final'e sevinen 3 takım var. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor. Her ne kadar Beşiktaş ve Trabzonspor şampiyonluk yolunda bir hayli geride kalmış olsada, Süper Final'de alacakları iyi sonuçlar yeni başkanın ve camianın bir sonraki seneye olumlu bakmasına bile yetecektir.
Fenerbahçe'ye ise tam anlamıyla piyango vurdu. Sezon içinde 9 puan farkla geride kalmışsın. Rakibin en çok atıp en az yiyen takım. 34 hafta geride kalmış, ama bir bakıyorsun, diyorlar ki 6 hafta daha oynayacaksınız , puan farkını 5 e indiriyoruz. Ha tabi Süper Final oynanacağı lig bittikten sonra açıklanmadı ama, bu bildiğiniz kaybedene bir şans daha tanımak gibi bir şey oluyor.
Kısacası saçma sapan işler dönüyor şu an Türk futbolunda. Kimse ne olduğunun farkında değil. Biri çıkıp Musleraya, öbürü çıkıp Melo'ya laf ediyor. Yok o etik değil, yok bu böyle değil diye konuşuyorlar.
Ancak Muslera'nın penaltı atmasının etik olmadığını savunanlar, içinde bulunduğumuz sezonda bir futbol kulübü başkanının aylardır cezaevinde yargılandığı, her şeyin ap açık ortada olduğu fakat hiç bir şekilde herhangi bir ceza almamasını, kişilerin kulüpleri bağlamamasını nasıl etik bulup Süper Final'de şampiyonluk arayacaklar hiç bir fikrim yok açıkcası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder