Uzun süredir gerek İtalyan, gerek Türk medyasında Galatasaray'la adı geçiyordu Cambiasso'nun. Ardından Felipe Melo haberleri çıkınca, attan inip eşşeğe binmek değilde, direk attan düşmek gibi oldu ben ve benim gibi Galatasaray taraftarları için. E haliyle insanın moralide bozuluyor biraz. Ne kadar zor görünsede olma ihtimali yok mu bu transferin? Elbette var. Ama benim anlamadığım şey, Cambiasso Galatasaray'a şuan neden gelsin?
Şampiyonlar Ligi'ni geçtim, Avrupa'ya gidemeyen bir takıma, iki sezon öncenin Şampiyonlar Ligi şampiyonunda banko oynayan bir adam neden gelir?
Çok mu para veriyoruz acaba? Eğer veriyorsak boku yedik demektir. Ha ben Cambiasso'ya verilen paraya üzülmem. Cambiasso sonuçta bu. Belli bir kaliteyi geçtim, mevkisinin başta gelen oyuncularından.
Ama dediğim gibi. Eğer fazla para vereceksek, -ki şuan geldiğini farzederek konuşuyorum fakat öyle bir durum yok hepsi benim hayal ürünümdür- bizim şu ultra objektif medyamız ve Bank Asya 1. Lig'de mücadele edecek olan ezeli rakiplerimizin taraftarları Cambiasso'nun futbolculuğundan çok aldığı parayı konuşacaktır.
Konuşmasına konuşsunlar tabi, nasıl olsa Bank Asya'da 50 tane Cambiasso bulurlar bulmasına..
Neyse.
Medya ve para yönünü bir kenara bırakıp, Kambiyasso (Böyle yazmak daha rahatıma gitti) hakkında yazmak istiyorum birazda.
Hani Fatih Terim'in felsefesinde, yani oyun anlayışında bir kavram vardır. Pres. Aslında sadece onda yokturda, Terim'in Galatasaray'ında vardı bu. Pres, rakibi boğmak, baskı yapmak, ısırmak, mücadele etmek , koşmak, koşmak ve koşmak. Bunu yapmaya önce ileri uçtan başlarsınız, uçtaki oyuncularınız rakip defansı boğar, kötü veya yanlış tercihe, geriye oynamaya yahut hatalı pasa zorlar. Bunun ardından orta sahanız devreye girer. İşin en önemli kısmı burasıdır bana göre. Orta sahanız eğer ileri uçtaki oyuncularınızın arkasına desteği iyi verirse, rakibiniz boku yedi demektir.96-2000 Galatasaray'ının olayı buydu. Hakan Arif Hagi üçlüsü, Hagi -pek oralı olmasada- rakibi boğar , arkadan gelen Emre-Ümit-Suat üçlüsü rakibi oraya sıkıştırır ve Galatasaray rakibini hapsederdi. Burada kilit nokta Emre-Suat-Ümit üçlüsüydü. Onlar ne kadar yırtıcı ve mücadeleciyse, rakibin direnci aynı oranda çabuk kırılıyordu.
Gel gelelim günümüz Galatasaray'ına. Terim yine aynı şeyi yapmaya çalışıyor Galatasaray'da. Bu sefer ileri üçlüyü Elmander-Baros-Arda olarak alırsak, Elmander geldiği gün yaptığı açıklamada söylemişti zaten, hiç bir şey yapamıyorsam, takımım için koşarım demişti. E Baros ve Arda'da bi zahmet bassın, ısırsın lütfen.
Konu Kambiyasso'dan taa nerelere geldi, ama sabredin az kaldı.
İşte Terim'in bu anlayışı oturtması için orta sahada ısıran, pres yapan, koşan, basan , mücadele eden ve yorulmayan bir adama, kısacası Cambiasso'ya ihtiyacı var.
Galatasaray orta sahasında şuan mevcut oyunculardan Selçuk, Ceyhun, Yekta, Culio bir de Ayhan var.
Bu isimlerden Culio, tam anlamıyla bu sistemin oyuncusu olacaktır bence. Cuk oturacak tabiri caizse. Çünkü Culio'da koşmaktan yorulmayan bir isim.
Selçuk defans hücum bağlantısını kuracak olan isim, o yüzden Galatasaray için önemi büyük. Bunu yaparken koşmayıda unutmayacaktır Selçuk.
Bu iki adamın yanına Cambiasso'da geldiği zaman. Hiç abartmıyorum, Galatasaray şampiyon olacaktır. Aha burayada yazıyorum. Eğerki Esteban gelirse, bu takım belkide şimdiye kadar ki en iyi orta sahasına sahip olabilir...
Çok uzattım farkettim. Konu uzadı. Oradan oraya gitti, o yüzden kusura bakmayın. Kısaca bütün yazdıklarımı özetlemem gerekirse ;
'Come'biasso.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder