27 Ekim 2010 Çarşamba

Kadıköy'den gelen hayat öpücüğü...


Belkide bu yazı için geç kaldım,malum lise hayatının zorlukları bizide etkiliyor .. Devamlı okurlarımız varsa bu post aracılığıyla özür dileyerek yazıma başlayacağım..


Açıkcaıs Kadıköy'e giderken çoğu Galatasaray'lı klasik bir Kadıköy maçı olacak,silik bir oyun ortaya koyup yenileceğiz düşüncesindeydi.. Fakat Hagi ve Tugay'ın takımı bütün bu beklentileri boşa çıkarttı ve harika bir oyun sergiledi Fenerbahçe karşısında.. Sahadan silinmeyi geçtim,Fenerbahçe'yi yok ettiler adeta..

Bizim sağ açık diye aldığımız Pino,forvet çıktı haberimiz yok.. Kimse bu oyuncuyu daha önce izlemese,kral forvetmiş abi ya yorumları dolaşırdı insanlar arasında,nitekim hala dolaşıyorda..Pino adeta paramparça etti Fenerbahçe defansını.. Bir ara işi dalgaya vurdu,aldığı topları uzun süre ayağında tuttu,çalım attı geri döndü,kaleyi gördü vurdu.. Bu maçtaki en büyük kozumuz Pino'ydu bana kalırsa ve ben geldiğinden beri ilk defa Pino'yu beğendim bir maç içinde..


Pino için kurduğum son cümlenin aynısı Elano içinde geçerli tabii.. Ben Elano'nun bu kadar etkili bir oyun oynadığını,bu kadar istekli,bu kadar mücadeleci oynadığını daha önce hatırlamıyorum..Sanki Elano'ya biri sihirli bir değnekle dokunmuş,bizim Galatasaray'lı Elano,oluvermiş Brezilya Milli takımının sağ açık oyuncusu Elano... Oyundan çıkma sebebi ise kondisyon eksikliği tabii. Bir kaç gün önce bir postta daha değinmiştim bu konuda,eğer Elano formunu yakalar ve gerçek oyununu oynarsa,bu takım çok farklı bir görüntü çizer..


Oyunculara tek tek değinmeyeceğim tabiki ama Elano ve Pino'nun performansları bu kadar üstün olduğu için onlardan bahsetmiştim. Ancak sahada bir de Lucas Neill vardı ki,geldiği günden beri bir adam bu kadar hayran olduğum kişi sayısı çok azdır.. Mamadou Niang'ı adeta sahadan sildi Lucas Neill.. Sertlik ve güç futbolunun ne olduğunu bütün Türkiye belkide son maçta Lucas Neill'dan öğrendi ve ben bu adama biraz daha fazla sempati duymaya başladım...


Kısacası Hagi'nin askerleri ilk sınavından galibiyet olmasada başarıyla ayrıldı,galibiyeti kaçırdı... Bizim El Commandante ise,Frank'in 1,5 senede yapamadığını,5 günde yaptı.. Takım bütün maçı 40-50 metre aralığında oynamasına rağmen bir tane bile savunma arkasına top atılamadı.. Helal olsun hepinize valla..


Resim herşeyi anlatıyordur sanırım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder