31 Mayıs 2011 Salı
Lets the Final begin #Mavs
Çok şey bekliyorum bu gece. Çok fazla ama. Umuyorum Cuban'ın askerleri beni hayal kırıklığına uğratmaz.
Let's go MAVS!
Cem Sultan Kayserispor'da ...
Bence ne Selçuk İnan'ı alan Galatasaray , ne Orhan Şam'ı alan Fenerbahçe ne de Mustafa Pektemek'le anlaşan Beşiktaş ... Bu yazın geleceğe yönelik en anlamlı transferini gerçekleştirdi Anadolu'nun Sarı-kırmızıları . Bir Galatasaray'lı olarak son derece üzgünüm . A2 liginde kırılmadık rekor bırakmayan ve FIFA tarafından geleceğin yıldız adayları arasında gösterilen Cem Sultan'ı elden kaçırmak aptallıktan başka hiç bir şey değildir.
Cem Sultan'ın gönderilmesinin arkasında Servet ile yaşadığı tartışmasının yattığı gelen duyumlar arasında . Fakat asıl abilik yapıp alttan alması gereken kişi bu gencecik çocuğa yumruk atıp onu küçük düşürüyorsa ve Cem'de (belkide utancından) Kayseri'nin yolunu tutuyorsa bence Servet'te bu takımdan gönderilmeli . Tıpkı disiplinsiz olan (!) Misimovic ve Lincoln gibi ....
Servet hayvandır , CEM SULTAN ...
Güle güle güzel adam / Harry Kewell
Bu video ise efsanedir artık. Galatasaray futbol tarihinde, gözlerimle gördüğüm en güzel goldür. Şuan bile her izlediğimde tüylerim diken diken olur. Kewell'dan, Galatasaray'a armağandır bu gol..
Seviyoruz seni güzel adam. İlk geldiğin gün giydiğin turuncu formanın içinde hatırlanacaksın sen hep. Sende Galatasaray'lısın, e malum, Kewell from Galatasaray diye boşuna dememişsin..
Transfer politikası
Transfer sezonu başlar. Taraftarlar heyecanlanır, yöneticiler yoğun bir tempoya girerler. Kısacası Türkiye için yaz sezonu > kış sezonu.
Bu dönemde ise her takım için onlarca isim konuşulur. Şu gelecekti, karısı istemedi, şu geldi ama çocuklarının eğitimi söz konusuydu derken, ortaya attıkları 98 isimden 1'i tutar ve biz demiştik olur.
Konumuz aslında yukarıdaki paragrafla hiç alakalı değil. Fakat yinede değineyim dedim. Neyse. İşte bu yaz sezonunda, böyle adı yazılan, ismi geçen oyuncuların çoğu, hatta hepsi yabancı oyunculardır. Her takım her sezon flaş yabancı transferler peşinde koşar, taraftarı coşturacak, stada adam toplayacak futbolcu arar. Haklıdır da aslında yöneticiler. Taraftar bunu ister çünkü.
Ama es geçtikleri ciddi bir nokta var. Hiç bir takımı yabancıları şampiyon yapmamıştır şimdiye kadar Türkiye'de. Hiç bir zaman.
Bu zamana gelene kadar, Beşiktaş'ın efsane kadrosundan herkes Metin-Ali-Feyyaz diye söz eder mesela. UEFA Kupasını alan kadroda, tamam Hagi'si, Taffarel'i, Popescu'su vardı. Ama onların yanında ki yerli kadroya bakın birde. İki sene sonra dünya üçüncüsü olan takımın omurgasıydı.
Ardından 2008 sezonunda şampiyon olan Galatasaray, ya da iki sezon üst üste şampiyon olan Fenerbahçe'nin kadrolarında da yerli kalitesi hep belli bir çıtanın üstündeydi.
Geçen sezon Bursaspor'da yaşattı bize bu gerçeği, bu sezon Fenerbahçe'de.
Galatasaray Drogba'nın, Ronaldinho'nun, Kallström'ün peşinden koşuyor diye yazıyor gazeteler. Ama bana kalırsa Selçuk İnan, ve olası bir Ersan Gülüm transferi hepsinden daha önemlidir Galatasaray için. Mevlüt, Gökhan İnler vs isimlerin adı da geçiyor. Yani yapılması gereken, olması gereken bu aslında. Tamam iyi yabancılarınız olur, hepsi yıldız olur, ama Türkiye'de oynuyorsanız, kadronuzda en az beş tane de yerli futbolcu bulundurmak zorundasınızdır, ve bence, ligin kaderini o süper yıldız olan 6 yabancı değilde, kalitesi belli bir çıtanın üzerinde olan yerli oyuncular belirler...
Bakın son iki senenin Galatasaray'ına. Dos Santos'u, Kewell'ı, Baros'u, Jo'su, Keita'sı , Elano'su, Misimovic'i ve daha saymadığım bir çok dünya çapında bir yere gelmiş, ve adı duyulmuş oyuncu geldi. Başarı geldi mi? Hayır...
Bakın bu senenin Beşiktaş'ına. Quaresma,Guti,Fernandes, Simao ,Almeida,o ve bu geldi geçti. Ne oldu? Beşiktaş 5. oldu...
Sözün özü. Türkiye'de başarı istiyorsanız, Türk kadronuz iyi olacak. Hepsi budur...
Kusura bakmayın, uzatmışım biraz...
Zapata, Neill, Kewell, İnsua ve Barış gitti.
Neill'ın yerine iyi bir stoper bulmamız ve onun boşluğunu doldurmamız gerekir.
Kewell?
Hiç açmayayım bence o konuyu.
Güzel insan kontenjanı, bence daha uzun yıllar dolmaz bu takımda...
30 Mayıs 2011 Pazartesi
Biz Bu Lig İçin Çok Şerefliyiz !
Mesaj aynen şöyle : "Olum kağan emre abin ben :) Aman aldırıyorum seni buraya sakın zorlama he :) Kavga ettirme beni başkanınla :)"
Mesajdaki siyah kareli bölümde Ankaragücü'lü futbolcunun ismi yazılı olduğu için sansür uygulanmıştı fakat Ahmet Gökçek ismi ağzından kaçırınca Kağan Söylemezgiller bir anlamda deşifre olmuş oldu.
Program sırasında telefonla bağlantı kurulan Ekrem Okumuş mesajı kendisinin şaka(!) amaçlı yazdığını ve yazdığı sırada yanında Emre Belözoğlu'nun bulunmadığını söyledi. Programın sunucularından Ahmet Çakar , Okumuş'a ibret niteliğinde bir cevap verdi ; Sana İnanmıyorum !
Maç gününe gelelim Fenerbahçe gayet net olduğu söylenen (!) ve Süper Lig'de görmeye alışık olmadığımız 1 maçta 3 penaltı golüyle maçı kazanarak bi anlamda şampiyonluk ipini göğüslemişti. Spor kamuoyu tarafından sıkça tartışıladursun Alex'in attığı 5 gol Fenerbahçe'ye "bu kadar rahat olmamalıydı" dedirten galibiyeti getirdi.
Bu mesajı ve tartışmalı penaltıları görünce tarafsız spor severlerin dahi aklına gelen soru şu : "Acaba şaibe var mı ? "
Sorunun cevabına can-ı gönülden "Bence var" demek geliyor. İncelenmeli ! diyesim geliyordu ki Trabzonspor Kulübü'nün bugün konu hakkında FIFA'ya başvurduğu duyumunu aldım. Bi nebzede olsa rahatlatıyor ama yeter mi ? Tabi ki yetmez.
Sonuç olarak bu kadar şerefsizliğin olduğu bir ortamda bize söylenecek tek bir söz kalıyor ; Biz bu lig için çok şerefliyiz !
Kim Kallström Galatasaray'da
Evet. Başlık doğru. Kallström artık bu takımın oyuncusudur. Galatasaray hem Lyon hem de oyuncunun kendisiyle anlaşmayı sağlamış. NTVSpor'un haberine göre Terim'in onayı bekleniyor. Ama Terim çoktan onayı verdi bile. Yani hayırlı olsun diyebiliriz..
Hoşgeldin İsveçli...
29 Mayıs 2011 Pazar
Pippen
''NBA'in gelmiş geçmiş en iyi skoreri Michael Jordan olabilir, fakat Lebron James, basketbol tarihinin en büyük oyuncusu olabilir...''
Servet'e güvenmek
Videonun başlığı yetiyor aslında. Servet'i izleyin sadece. Rijkaard'ı nasıl sattığını, Galatasaray'ı nasıl sattığını izleyin ve yorumu siz yapın. Dün Rijkaard'ı satan adam, yarın başkasını satar, ertesi gün başkasını. Ben bu adamı bu takımda istemiyorum arkadaş. Siktirsin gitsin benim Galatasaray'ımdan.
Transfer Nöbeti #2
Bu başlığı son attığımızdan beri, kağıt üzerinde değişen bir şey olmadı. Yani netleşen hiç bir şey yok henüz. Ama artan dedikodular, konuşulan şeyler yüksek sesle söylenmeye başladı artık. Giden oyuncular konusunda da bir kaç haber var. Ve sanıyorum bayaa mutlu edecek bizleri ...
Önce Barış Özbek'ten başlayayım. Sanıyorum Trabzonspor'la görüşme halindeymiş ve bildiğim kadarıyla prensipte anlaşmışlar.Lig Tv 'nin ve söylenenlerin doğrultusunda yurt dışındada bir hayli transfer görüşmesi yapan Trabzonspor, Barış ile 3 yıllığına anlaşmış, ve Barış çarşamba günü imzayı atacakmış. Ne diyelim hayırlısı olsun.Allah Trabzonspor'lulara sabır versin.
Arap saçına dönen bir diğer konu. Ersan Adem Gülüm. Şüphesiz Selçuk İnan'la birlikte yerli piyasasının en çok konuşulan ismi Ersan bu yaz. Ülkemizde yaşanan yerli stoper kıtlığı içerisinde sivrilen iki-üç oyuncudan biri olduğu için, değeride fazla oluyor haliyle. Değeri fazla olunca da, zaten yurt dışında almadık futbolcu bırakmayan Beşiktaş, o parayı vermeye yanaşmıyor. E durum bu olunca da devreye Galatasaray giriyor. Bildiğim kadarıyla transfer bitmiş durumda. Yani Adanaspor cephesi tamam, Ersan'ı ikna içinde Terim ve Hasan Şaş devreye girmiş, ve dediğim gibi yalnızca bildiğim kadarıyla Ersan'ı da ikna etmişler. Ne zaman açıklanır, ya da açıklanırmı bilmiyorum. Ama Ersan, gerçekten alınması gereken bir oyuncu...
Faydalı Transfer/ Johan Elmander
Şimdi neden faydalı diyerek sebebini sorabilir, ya da evet , gerçekten çok faydalı ve iyi bir transfer diyebilirsiniz.
Ben neden faydalı diyenler için yazıyorum bu yazıyı. Ama diğerleride okusun tabii..
Elmander'e gelecek olursak.
Boyu, fiziği, boyuna rağmen teknik olması, pas dağıtabilmesi , yetenekli olması tabiki iyi şeyler ve mutlaka Galatasaray'a katkı verecektir.
Ama Elmander'in gelir gelmez kurduğu şu cümle, belki de onu, Kewell'dan sonra boşalacak olan ''Güzel gülüşlü sempatik ve sevilen adam'' kontenjanına alabilir..
''Sistem ve takım oyuncusuyum. Bir futbolcu gününde olmasa bile mutlaka en azından taraftarı ve kulübü için koşup, mücadele etmeli. Ben de böyleyim, oynadığım takım için elimden geleni yapan bir insanım. Günümde olmasam bile koşan, mücadele eden bir oyuncuyum. Zaten Premier Lig’e baktığınızda en fazla koşan forvetlerden biriyim. Buradan da anlayacağınız gibi kendimi sistem ve takım oyuncusu olarak nitelendirebilirim.''Kısacası. Sevdik seni güzel adam. Bizdensin..
En büyük Barcelona
Dünkü maç bize bir şeyi daha gösterdi ki. Barcelona, istediği zaman istediği takımı yenebilecek güçte. Ve tahminimce bu 3-4 sene daha böyle sürecek...İşte fotoğraflar...
28 Mayıs 2011 Cumartesi
Renk veriyorum;Kırmızı.
Bu akşam final var.
Avrupa futbolunun zirvesi. En iyisi belli olacak. Kazanan çok fazla şey kazanacak, kaybeden çok fazla şey kaybedecek.
Normal sezonlarda, kendi liginde, ya da Avrupa'da Barcelona'ya karşı hep bir sempatim olmuştur. Devamlı desteklerdim, başarılı olmalarını isterdim. Fakat bu kez öyle olmadı.
Neden bilmiyorum, ama bu sefer gönlüm Manchester United'dan yana. Bu kez onlar kazansın istiyorum. Dediğim gibi. Bir nedeni yok. İçimden öyle geçiyor. Kazanan kırmızılar olsun..
Güzel bir maç olsun..
Emenike
Emenike ve Fenerbahçe transferi konusunda bir yazı yazmış Hıncal Uluç. Daha güzelini yazamazdı herhalde. Genelde düşüncelerine katılmasamda, eleştirsemde bu sefer bir hayli haklı Uluç.
Emenike..
Ben Fenerbahçe'nin yerinde olsam, Emenike'yi transfer etmezdim.. Geçmişte bu hatayı yaptılar. Ali Bilgin Antalya'nın yıldızıydı. 2006-2007 sezonu biterken, Fenerbahçe ile anlaştı ve takımının Fener'le oynayacağı çok kritik bir maçta ortadan kayboldu.
Nerde şimdi Ali Bilgin?. Kayseri, sözleşmesini feshetti ve yolladı onu, geçen hafta..
Emenike, Karabük'ün yıldızıydı. Fener'le sezon devam ederken görüştü. Anlaştı ve takımının Fenerbahçe ile oynayacağı çok kritik bir maç öncesi ortadan kayboldu..
Giydiği formanın hakkını şu veya bu şekilde vermeyenler, yarın ayni şeyi başka formalar için de yapabilirler.. Güven duygusunu yok edenlerden kimseye hayır gelmez.. Kendilerine de..
Fenerbahçe, yarın çok kritik bir Avrupa maçında Emenike'ye güvenebilecek mi?.
Birincisi bu..
İkincisi..
Bu transfer, Emenike'nin ani kayboluşu ile ilgili tüm komplo teorilerini hem de nasıl güçlendirdi. Fenerbahçe, şampiyonluğuna kendi elleriyle gölge düşürmüş oldu.
"Futbol Federasyonu, bu transferi ve Emenike olayını soruşturmalıdır" diyeceğim ama, kasasına 9 milyon euro koyan Karabük'ten ses gelir mi?.
Alan razı, veren razı..
Medya mı?.. Emenike, Trabzon maçında oynamasa, Trabzon kazansa ve şampiyon olsa, ardından Emenike Trabzon'a transfer olsaydı..
Hafazanallah.. Şimdi Türkiye'den kaçmıştı Nijeryalı, arkasına bakmadan..
Bugün bakıyorum, televizyon ve gazetelerin göz bebeği.. Yeni kahramanımız..
Ah benim tarafsız medyam ah!..
27 Mayıs 2011 Cuma
Transfer Nöbeti
Şuan herşey o kadar karışmış durumdaki Galatasaray 'da transfer için.
Drogba'sından Ersan Gülüm'e, Isaksson'dan Buffon'a o kadar çok isim var ki gündemde.Aklıma gelenler hakkında yazacağım biraz.
Önce Drogba'dan bahsedeyim.
Her geçen gün farklı bir açıklama, farklı bir haber çıkıyor Drogba ile ilgili. Bir gün kardeşi tweet atıyor, bir gün bahis sitelerine bakılıyor, her geçen gün Drogba-Galatasaray ilişkisi alevleniyor. Ardından Başkan açıklama yapıyor. Drogba bir kulübün oyuncusu cart curt diyor. Yani transfer zor, demeye geliyor laf bir yerde. Ama yinede bir açık kapı kalıyor Drogba için. Hala da var. Çünkü başkan, Selçuk İnan içinde söylemişti aynı şeyi.
Nitekim beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok..
Bir diğer isim ise Kim Kallström.
Daha önceki yazılardada yazdığım gibi Kallström artık Galatasaray transfer efsanesi oldu. Her sezon bir çaba içine girilir Kallström için, her sezon alındı alınacak olur, fakat hiç bir sezon alınmaz İsveçli solak.
Ama doğruyu söylemek gerekirse en çok ümitlendiğim sezon bu sezondu. Çünkü iddialar çıkmaya başladığı ilk günden itibaren çok ciddiydi ve iş olacak gibiydi. Şimdi durum ne tam olarak bilmiyorum. Ama bildiğim o ki, başkan Kallström'ü ciddi şekilde istiyor, ve istediği şeyden çabuk vazgeçecek bir adama da pek benzemiyor...
Beni en çok heyecanlandıran isim ise Buffon bu sezon.
Böyle bir adamın, adeta bir efsanenin isminin Galatasaray'la anılması bile büyük olay bence. Başkan'ın da belirttiği gibi dünyaca ünlü bir kaleci bu sezon Galatasaray'ın kadrosuna katılacak. Ve tek ümidim o ismin Buffon olması. Kendimi bildim bileli gördüğüm, tanıdığım ve izlediğim en iyi kalecidir Gianluigi Buffon.
Yapacakları ve yapabilecekleri, bu takıma katacakları, tecrübesi ve yetenekleri Galatasaray'ın bir anda bir yada iki gömlek yükseğe sıçramasına yetecektir.
Ersan Gülüm. Beşiktaş ve Galatasaray'ın şu sıralar gündeminde olan, ve iki kulübünde ısrarla almak, kadrosuna katmak istediği isim. Gitmeyi seçeceği takıma şüphesiz çok şey katar Ersan. Oyunuyla vereceği katkının dışında, yerli olarak Türkiye'de Ersan'ın potansiyelinde olan stoper sayısı bir eldeki parmak sayısını geçmez, ve onu kapan takım büyük iş başarmış olacak.
Hepsi için bekleyip göreceğiz..
Bukalemunspor
Yorum sizin..
26 Mayıs 2011 Perşembe
Ünal Aysal'dan açıklama
-''DROGBA BİR KULÜBÜN OYUNCUSU''-
Ünal Aysal, adı Galatasaray'la geçen Chelsea'nin Fildişi Sahilli yıldızı Didier Drogba ile ilgili bir kararları olmadığını bildirdi. ''Drogba ile ilgili bizim almış olduğumuz hiçbir kararımız yok'' diyen Aysal, ''Drogba bir kulübün oyuncusu ve hala oraya bağlı. Kulüp serbest bırakmadan ya da satış kararı almadan o konuda adım atmak doğru değil. Bugüne kadar hep bu prensibi izledik. Yabancı kulüpler için de bunu uygulayacağım'' diye konuştu.
Aysal, yıldız bir yabancı kaleci sözü verdiğinin hatırlatılması üzerine, ''Yabancı kaleci gelecek. Herhalde önümüzdeki günlerde ilk haberlerden birisi o olacak'' yanıtını verirken, Standard Liege'in kalesini koruyan gurbetçi oyuncu Sinan Bolat'la ilgili olarak, ''Sinan Bolat çok yakından incelediğimiz bir oyuncu ama önceliklerimiz arasında değil'' demekle yetindi.
Öte yandan, teknik direktör Fatih Terim'in yardımcılarının kim olacağının kulüp olarak resmen açıklanmaması için de Aysal, ''Fatih Terim'in ekibiyle ilgili çalışmalar onu ilgilendiriyor ve açıklamasını da kendisi yapar. Yeşil sahanın dışındaki konularda açıklamaları ise biz yaparız'' dedi.
ŞE-REF-SİZ-Sİ-NİZ
Şerefsizsiniz arkadaş. Hepiniz ŞE-REF-SİZ-Sİ-NİZ.
Welcome to the NBA Finals
Mavericks,bu sabaha karşı Oklahoma'ya karşı oynadığı maçı 100-96 kazandı ve 5 yıl aradan sonra NBA Finallerine yükseldi.
Açıkcası ilk 4 maçın ardından beklentim bu yöndeydi. Dallas bu maçıda kazanır, 4-1 ile seriyi geçer ve finallere adını yazdırır diyordum.Nitekim sonuç öyle oldu. Ama maç, yüreğimi aldı yerinden başka yerlere götürdü adeta.
Kaç defa gitti geldi. Fakat Mark Cuban'ın askerleri, bu maçıda ''veteran'' ruhuyla son çeyrekte kopardı. Karşısındaki 'çaylak' Thunder'ı 4-1 le geçti.
Doğrusunu söylemek gerekirse play-off 'lar başlamadan önce hiç umudum yoktu. İlk turu geçeriz,sonra muhtemelen Lakers gelir, eleniriz diye düşünüyordum.
Başlangıçta tahminim tuttu. İlk turu geçtik ve Lakers geldi. Fakat oradan sonra koptu iş bende. Seri başladı. 1-0,2-0 derken, bir bakmışız seri bitmiş. Dallas,Lakers'ı süpürmüştü.
Bir baktık ki, Batı Finalindeyiz. Karşımıza çıkan genç Thunder oldu.
İlk maç Dallas evinde kazanmayı bildi, ikinci maç genç Thunder'ın elinde kaldı ve avantaj bir nevi onlara geçti.
Serinin 4. maçı ise tam anlamıyla Dallas'ın, 5 sene önceki Dallas olmadığını, bir şeylerden ders çıkartıp, o dersleri nasıl uyguladıklarını gösterdi bize. Adeta giden maçları, sadece son çeyreklerde getirdiler kendilerine.
Şimdi finalde Mavericks.
Ve ben. 5 yıl önce, NBA Finallerinde desteklemeye başladığımda, karşıda Miami vardı, ve seriyi 2-0'dan 4-2 yapıp şampiyon olmuşlardı.
O gün bugündür Miami'den nefret ettiğim kadar, Dallas'ı sevmişimdir.
Ve şimdi vakit intikam vakti. Karşıya Miami'yi istiyoruz.
Drogba Galatsaray'da (?)
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Yakıştı
Bugün seninle ilgili yazdığım 3. yazı bu. Ve artık söyleyeceğim bir şey kalmadı.
Bu arada. Resmi siteyede çok yakışmış be..
Selçuk İnan / Hasan Şaş
Yaklaşık 2 saat önce Selçuk İnan'la ilgili düşüncelerimi, fikirlerimi yazdım bloga. Ardından evden çıktım.
Hemen hemen 15 dakika önce eve geri girdim ve bir baktım, Selçuk ile Hasan bir araya gelmiş, bir görüşme yapmışlar.Bildiğim kadarıylada milli maçtan sonra Selçuk Galatasaray'a imza atacak.. Valla bu habere yapılacak yorum fazla olmaz. Selçuk'a allah sabır versin demekten başka bir şey diyemem. Bizim Hasan adamı deli eder valla.
Selçuk'a sunacağı teklifide tahmin edebiliyorum açıkcası;
''Olum Selçuk al şu dürümü at imzayı''
Selçuk İnan
Geçtiğimiz günlerde, Ercan Taner abimiz twitterdan tam olarak cümleyi bilmiyorum ama ''Fenerbahçe parayı verir, Selçuğu alır'' cümlesini kurmuş. Ve ardından Selçuk'tan cevap gelmiş. ''Her şey para değildir''.
Kısacası az sevinmedim değil bu olaya . Selçuk'un Fenerbahçeye gitme ihtimali bile moralimi bozuyorken, bu olayla gerçekten sevindim.
Şu saatten sonra, Galatasaray'a para sorununu düşünmeden istediğin yerli futbolcuyu getir deseler, çeker Selçuk İnan'ı alırdım valla. Ve bu sezon yapılmasını en çok istediğim transferde Selçuk'un transferidir.
Galatasaray'a katacakları, getirecekleri tartışılamaz Selçuk'un. Galatasaray'ın yıllardır orta sahada çözemediği sorunu, tek başına tabiki çözemeyecektir, ama sorunun izlerini silecektir Selçuk.
Umarım gelir...
Sarı kırmızı parçalıyı sırtına geçirir...
Hoşgeldin efsane...
24 Mayıs 2011 Salı
Ahlak yoksunu
Hiç kimse hayatım boyunca bana bu adam kadar itici gelmemiştir. Nitekim nedenini zaten siz de şimdi farketmişsinizdir.
Ulan be adam, sen televizyonunda kendi programını yapıyorsun, Galatasaray'lı izleyenin var, Beşiktaş'lı izleyenin var.
Hani Ünal Aysal'a demişsinya ''sanane'' diye. Asıl sana ne be adam. SANA NE?
Yılın 11'i
- Kaleci Onur Kıvrak. Bence ona itirazı olan olmayacaktır. Sakatlanana kadar gerçekten harika bir performans sergilemişti ve burayı hak etti.
- Sağ bek Gökhan. Bu ligin mevkisinde en iyisi.
- Lugano ve Egemen için aynı parantezi açıyorum. İkiside yüreğiyle oynayan, takımı için her şeyi yapan adamlar. Burayı hakettiler.
- Andre Santos. Bir sol bek için fazla yetenekli.Yeterli mi bu açıklama?
- Murat Ceylan. Gaziantep'in ikinci yarıda buralara gelmesinde yeni transferlerin katkısı ne kadarsa, Murat'ında bir o kadar katkısı vardır.
- Selçuk İnan. Şüphesiz ki Türkiye'de mevkisinde oynayanların en iyisi.
- Burak Yılmaz. Denecek bir şey bırakmadı zaten. Geri dönüş, yada yeniden doğuş tabirlerinin karşılığını gösterdi bu sezon.
- Alex de Souza...
- Olcan Adın. Burak Yılmaz hikayesi bir yerde. Yeniden doğuş hikayesi. Bu sezon Antep'e çok katkı verdi, çok iyi oynadı...
- Emenike. Zaten bu lige gelmeden önce ondan bir şeyler bekleniyordu o da bekleneni verdi...
23 Mayıs 2011 Pazartesi
Sevgili Ali Ece'ye
Sevgili Ali Ece ‘ye;
Beşiktaşk ‘ınızı bilmeyen yok. Buna rağmen rakip takım taraftarlarınca bile sevilen, takip edilen bir spiker ve spor yorumcusunuz.
Geçenlerde Lig Radyo ‘da 1992-93 sezonu son maçı ve 8-0 ile ilgili bazı yorumlarınız oldu. Bu yazıyı yazmak için çok gittim geldim, yazsam da yazmasam da Ali Ece ‘ye saygım eksilmeyecek, bari yanlış algılara kapılanlar doğruyu öğrensiler diyerek yazmaya karar verdim. 8-0’ın gerçek hikayesi şu şekildedir;
Son maçlara girerken puan durumları şu şekildeydi;
G.Saray: P: 63 A: 66 Y: 21 Av: 45
Beşiktaş: P: 63 A: 65 Y: 22 Av: 43
Yani Galatasaray’ın +2 averajı vardı. Eğer son maçta Galatasaray Ankaragücü ’nü 1-0 yense bile, Beşiktaş ‘ın şampiyon olmak için 3 fark yapması gerekiyordu (ki 3-1 yendi, 3 fark yapamadı). Eğer Galatasaray gol yiyerek tek farklı galibiyet alsa, Beşiktaş’ın Gençlerbirliği’ne 4 fark yapması gerekiyordu. Yani Galatasaray o gün kazanması, şampiyonluk için yeterli olmuştu.
Siz öyle ifadeler kullandınız ki, sanki “Galatasaray ‘ın o sene şampiyon olması için Ankaragücü ‘nü 8-0 yenmesi gerekiyordu ve 8-0 yenerek şampiyon oldu” gibi bir algı oluştu.
Oysa o yıl çöküş yaşayan Ankaragücü evinde çok çarpıcı yenilgiler almıştı. Bizim 8-0 yendiğimiz takımı, Beşiktaş, yine Ankara ‘da olmak üzere 6-0 ve hatta o yıl küme düşen Karşıyaka bile 5-0 yenmişti. Üstelik Galatasaray o yılın 2nci yarısında gerçekten çok üstün bir performans göstermiş, 9 kişi oynadığı maçta Beşiktaş ‘ın elinen kupayı almış, ezeli rakibi Fenerbahçe ‘yi deplasmanda 10 kişiyle 4-1 yenmeyi başarmıştı.
Beşiktaş ‘ın 2 maçta hiç gol yemeden 10 gol attığı takıma, Galatasaray 11 gol attı diye koparılan fırtına gereksizdir. Dolayısıyla lütfen geçmişi iyi bilmeyen, hatırlamayan genç arkadaşlarımızı yanlış bilgilendirmeyin. Aksi takdirde çabanız Beşiktaş ‘ı hazımsız ve antipatik göstermekten başka işe yaramayacak.
Sizi itibarımızı iadeye davet ediyorum. Size yakışanı da bu.
Abdullah TAŞAN
GSCimbom.com Admin
Şampiyonluğun formülü nedir?
Fenerbahçe'nin elde ettiği 18'inci şampiyonluğun mimarları kimler? Sarı lacivertliler 2010-2011 sezonu sonunda nasıl mutlu sona ulaştı? Başkan Aziz Yıldırım, teknik direktör Aykut Kocaman ile takım kaptanı Alex ve diğerlerinin doyasıya kutladığı şampiyonluğun formülü nedir?
Ntvspor atmış bu başlığı ve altındaki paragrafı. Açıkcası bana çok samimiyetsiz geliyor artık Ntvspor. Artık gerçekten ne izleyesim var, ne web sitelerine giresim. Bıktırdılar arkadaş. Taraflı, yanlı olunurda bu kadar bariz yapılmaz bu.
Tamam Fenerbahçe ikinci yarıda 17 de 16 yapmıştır, 51 puanın 49 unu toplamıştır. Helal olsun büyük başarı. Görünüşe bakıldığında gerçekten etkileyici bir olay.
Ama benim anlamadığım, neden koskoca Türk medyasında Fenerbahçe'nin bu 16 maçı nasıl kazandığı yazılmıyor. Bu 16 maçın en az 5-6 tanesi bana göre şüphelidir. İncelenmesi gereklidir.
Neden bütün o koskocaman mükemmel Türk medyası , Alex'in attığı 28 golü konuşuyor? Neden hiç biri dünkü maçta Aleks Taşçıoğlu'nun bakarken görmediği ofsayt pozisyonunu, Korcan'ı konuşmuyor. Yada konuşturulamıyor mu?Neden kimse 3-1'den 5-3 e birden bir penaltıyla dönen Bucaspor maçından bahsetmiyor? Ya da kimsenin aklına gelmiyor mu başkanı hasta Fenerbahçe'li olan Ankaragücü'nün, bir maç içinde 3 tane penaltı, bir de kırmızı kart yapması?
Peki ya neden ilk yarı bittikten sonra, Aykut Kocaman ve Aziz Yıldırım'ın ''Bize penaltı çalınmıyor'' isyanından sonra Fenerbahçe'ye neredeyse ortalama her maç bir penaltı çalındığı herkes tarafından göz ardı ediliyor?
4 dakika uzatılan maçta 90+6 da atılan golle maç kazanılması vb. saçma şeyler de var tabi.Ama artık bunlar basit geliyor gözümüze. Çünkü herkes alıştı bu oyuna benzeyen pislik içeren şeylere. Herkes farkında neyin ne olduğunun, Aziz Yıldırım'ın ne yaptığının, neler yapabildiğinin.
Bir takımı ilk yarı 9 puan getirip , şampiyon yapabilmek büyük iş. Şampiyonluğun formülü budur bence. Helal olsun hepsine...
Tebrikler
Bir tebrikte Trabzonspor'a.. Rengini bozmadan, futbolu, futbol oynayarak kazanmaya çalıştığı için..