Bir kulüp düşünün ki, ülkesinin kurtuluş savaşında aktif rol oynamış, tarihi ülke tarihine eş olsun.
Bir kulüp düşünün ki, başkanını her zaman ülkenin en popüler ve medyatik kişisi yapmış, sportif başarıları ülke spor tarihini şekillendirmiş olsun.
Bir kulüp düşünün ki, spor medyasının her zaman en fazla mesaisini almış, sportif gelirler ve bütçe imkanları yönünden diğer külüplerin önünde olsun.
Bir kulüp düşünün ki, sevgisi normal bir kulüp taraftargirliğinden çıkmış, tutkuya ve aşka dönüşmüş olsun,sadece taraftarı olmakla bile siyasi ve ekonomik kazanımlar elde ettirebilsin.
Bir kulüp düşünün ki, sarı lacivert çubuklu forması, futbol topunun peşinde koşan her çocuk ve gencin en az yarısının hayallerini süslüyor olsun, bu takımın ruhunu özümseyen her oyuncusunu başka hiçbir yoldan elde edilemeyecekleri özel bir statüye yani "fenerli" payesine ulaştırsun.
Aslına bakarsanız, Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın ve Trabzonspor'un büyüklükleri de Fenerbahçe ile mücadele edebildikleri ve rakibi olabildikleri içindir. Galatasaraylı ya da Trabzonsporlu bir taraftara hiç bir galibiyet Fenerbaçeyi yenmiş olmanın vermiş olduğu hazzı sağlamaz. Futbol liginin bütün kalitesizliğine rağmen yüksek bedellerle pazarlanabilir olmasını sağlayan ve dekoder almaya iten unsur temelde Fenerbahçeyi yenme hazzını yaşayabilme dürtüsüdür. ( Aynı şey tabi ki Fenerbahçe taraftarı için de geçerlidir) Bana göre, olay sadece futbol keyfi yaşamak olsa idi; insanlar, şifresiz kanallardan yayınlanan dünyanın en kaliteli liglerine itibar eder ülkemiz ligini takip etmezdi. Birkaç büyük kulübün kendi aralarında bazen saha içinde çoğu zamanda da dışında sürdürdükleri bu tarihi çekişme asla dışarıdan birinin kavrayamayacağı arabesk bir yapılanma içindedir. Ligimiz siyah beyazdır. (iyi kulüp-kötü kulüp) Rakibin tüm başarıları şaibelidir. Hakemler, medya hatta siyasetçiler hep takımlarının aleyhine çalışmaktadırlar. Rakip takım seyircisine sopa ya da döner bıçağı ile saldıran taraftar saygın bir yere sahiptir. Böyle bir psikoloji içinde olan diğer takım taraftarları bugün fenerbahçenin düştüğü durumdan avantaj sağlama peşindedir. Açıkça ifade etmek gerekirse, Fenerbahçe küme düşürülmeli, puanları silinmeli ve kazandığı kupalar geri alınmalıdır.
Burada üzücü olan şey ise, bu beklentinin "adalet sağlama" amaçlı değil, öç alma ve rakibinden kurtulma amaçlı olmasıdır. Bu yaklaşımlarla ülke futbolunun bir yere gelmesi mümkün değildir. Esasen futbol piyasasını bu duruma düşüren ve bundan çıkar temin eden kulüp idarecileri, yazılı ve görsel spor medyası, futbol piyasasında görev yapan menajer ve aracılar ile, siyasi beklenti içinde olanlardır. Tabi bu piyasanın içinde olan herkesi aynı kefeye koymak doğru değildir. Yönetici, basın mensubu ya da diğerlerinden sadece işlerini yapan dürüst insanlar da bulunmaktadır. Ama bu kesimin futbol piyasasını etkileme gücü sınırlı olup, büyük ölçüde sistemin dışına itilmişlerdir. Bu sakil yapılanma tüm kulüpler için aynıdır. Yani bozulma heryerdedir. Bugün itibarıyla Fenerbahçenin öne çıkması meşhur yasa çıktığında şampiyonluğa oynama durumunda olmasından kaynaklanmaktadır.
Özetle, doğru yaklaşım, futbol piyasasının geçmiş dönemde olduğu gibi, ezeli rekabetin sadece sportif mücadeleyi kapsadığı, yöneticilerin ve taraftarın birlikte maç seyredebildiği ve karşı tarafla naif espirilerle dalga geçebildiği, basınının da ülke sporunun daha kaliteli olmasına destek sağladığı ve teknik bilgileri yeterli kişilerden oluştuğu bir ortamın sağlanması gerekmektedir. Aksi halde, bugün Fenerbahçenin başına gelenler yarın diğerlerinin de başına gelecektir.
Bugün itibarıyla davanın görüldüğü mahkeme işe ciddiyetle yaklaşmaktadır ve tutuklulukların da devam ettiği göz önüne alındığında Fenerbahçenin ceza alması muhtemel görünmektedir. Ama unutulmaması gereken en önemli husus, Fenerbahçenin ceza almasını ve küme düşürülmesini yeterli gören diğer takım taraftarları artık fenerbahçeyi yenmiş olmasının verdiği hazzı yaşayamayacak ve eski motivasyonlarını kaybedeceklerdir. Maç seyretme oranı da düşecektir. Bu gelişme de muhtemelen sadece kadınları sevindirecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder