20 Ağustos 2010 Cuma

Eşşeği saldım çayıra,ne hali varsa görsün...


Galatasaray aynen bu başlıktaki durumda. Takım başı boş bir şekilde sahaya çıkıyor,yönetim deseniz futbolla yakından uzaktan alakası yok ,hala transfer bitmedi açıklamaları geliyor.Eleştirilecek,konuşulacak o kadar şey var ki Galatasaray'da. Anlat anlat bitmez...

Önce yönetimden başlamak istiyorum ben işe,sen hala transferi bitirmemişsin,lig başlamış Sivas'a yenilmişsin bu hafta Bursasporla içerde,daha sonra son 5 maçta bir beraberlik aldığın Eskişehire gidiyorsun. Böyle bir yönetim anlayışı nasıl olur,kimde olur anlamak mümkün değil. Sanki Adnan Polat ve yönetimi Galatasaray'ı batırabildikleri kadar batırmaya çalışıyorlar. Elindeki en efektif oyuncu Keitayı,500 bin euro kar için satıyorlar,hadi Keita'yı sattın,yerini doldur be arkadaş.. Yerine Pino geliyor 2 ay yok. Mehmet Topal'ı satıp Lorik Cana diye bir adam getiriyolarlar. Topal'dan 5 yaş büyük.Ama olurmu öyle şey 500 bin dolar daha kar etti Galatasaray,klüp kesin kurtulur artık. Peki şimdi nerde Lorik Cana? Dün niye oynamadı? Sakat...

Nasıl bir yönetim anlayışı var bu takımda gerçekten anlamış değilim ben. Lig başlamış,UEFA'da ön eleme oynuyorsun,ama sen hala takıma direk ilk 11 de etki edicek oyuncu alacağından bahsediyorsun. Ki bence bu saatten sonra alacakları adamlarda ilk 11 i ne kadar etkiler bilinmez. Transfer döneminin sonuna 10 gün kalmış,sen 5 yabancı sözü vermişsin,daha ikisi gelmiş. E hani nerde bu oyuncular Adnan Polat? Hani Galatasaray'da felaket ortamı boşuna yaratılıyordu?

Gayette doğru aslında,Galatasaray'da inanılmaz felaketler,akıl almaz olaylar yaşanıyor. Ve bunlardan kurtulmanın tek yoluda tepeden tırnağa kadar değişim. Yönetiminden ,Rijkaard'ına kadar değişim gerekiyor.

Rijkaard demişken ona da gelelim.. Ben Frank'i savunanlardandım aslında,adamın elinde oyuncu yok o ne yapsın diyenlerdendim. Ama kardeşim,senin hiç mi futbol bilgin olmaz ya? Hiç mi yararın olmaz bi takıma. Hiç mi etkilemezsin oyuncuyu. Saha kenarına bir bakıyorsunuz,antrenör Rijkaard oturuyor ,Neskeens tercümana bişeyler anlatıyor ayakta.Senin elinde şu geçtiğimiz senede,belkide Galatasaray tarhinin en iyi kadrolarından biri vardı. Sen ne yaptın? 3. olduk,takım geçen sene 5.ydi bu da başarıdır deyip herkesle dalga geçtin. Bu takımı inamotolarla,carruscalarla şampiyon yapan Gerets'leri,Lucescu'ları,Terim'leri unutmuyoruz. Adamın eline birinci kalite malzeme veriyorsun,3. olduk diye seviniyor. Buna tahammül edilemez. Bunun açıklaması olmaz! Sen Galatasaray'ın antrenörüysen,ve o sezon şampiyon olamadıysan başarısızsın demektir...

Birazda oyunculardan söz etmek istiyorum hazır başlamışken. Kaleden başlayacağım.. Aykut Erçetin... Galatasaray'ın,taraftarın belalısı haline geldi Aykut. Neredeyse 10 senedir bu takımda yedek bekliyor ve hiç bir antrenör Aykut'u birinci kaleci olarak denemedi. Ama bizim kıvırcık saçlı zeki antrenörümüz geldi ve sanki maden bulmuş gibi devamlı Aykut'u oynatıyor kalede. Bi kaleci her duran toptan,her kornerden gol yer mi arkadaş? Galatasaray taraftarı her kornerde bu adam yüzünden kahrolmak zorunda değil. Yedek oturan Ufuk,hem Aykut'tan daha genç ,hem çok daha yetenekli ve bundan 3-4 sene önce geleceğin Milli kalecisi olarak gösteriyordu. Ancak saolsun Rijkaard,Ufuk'un kariyerinide bitirmeye çabalıyor..
Defansta aslında yediğimiz goller,tamamen derslik.. İkinci golde Hakan Balta'nın topa yapmaya çalıştığı harekete anlam vermek imkansız,bir şeyler deniyor ama bunu kaleyle arasında bir metre varken yapıyor Hakan Balta,sonucunda gol geliyor. Ali Turan,belkide en çok eleştirilen isim. Performansı eleştiriyi tabiki hak ediyor. Ali yarı sahayı geçtiği an topu kaybediyor,hücumda hiç bir şey yapamıyor ve inanabiliyormusunuz,Galatasaray taraftarı Sabri Sarıoğlu'nu arıyor.

Orta saha deseniz zaten güllük gülistanlık. Yol geçen hanı mübarek,topu alan transit geçiyor bizim orta sahamızdan. Mustafa Sarp ,çabalıyor ama yetenek yok. İki ayağı var,ikiside sağda.. Adamda sol ayak diye bir kavram yok. Ayhan Akman, o da Mustafa gibi aslında,çabalıyor ama elinde değil,olmuyor,beceremiyor...
Bu maçla ilgili değineceğim son iki isim kaldı. Ne Arda ne Serdar Özkan;
Milan Baros ve Harry Kewell.. İki isim belkide bundan daha iyi anlaşamazdı. Bir takımı mağlubiyetten daha iyi kurtaramazlardı. Sadece Milan Baros'un,Galatasaray için neler ifade ettiğni bir kez daha görmüş olduk. Ama sahada öyle bir Kewell vardı ki,sanki 20 lik Kewell geri dönmüş,perişan ediyor sol kanadı,çeviriyor topu içeri,top nasıl olsa işini biliyor sahibine gidiyor,Baros affedermi hiç yolluyor topu gelişine Galatasaray berabere kalıyor. Pardon,Kewell&Baros ikilisi berabere kalıyor Karpaty ile. Siz birde düşünsenize,şu iki adam olmasa ne olurdu halimiz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder